İşveren Kendine Rakip Olabilecek İşçi İstemiyor
Çalışma hayatında gelişen teknoloji, çalışma koşullarının zenginliği, piyasaların ve rekabet koşullarının her geçen gün değişkenlik göstermesi işçi ve işveren ilişkilerine de farklı boyutlar kazandırmaktadır. Özellikle nitelikli işlerde işverenlerin en çok korktuğu husus, işi öğrenen çalışanın kendisine rakip olma ihtimali ve bununla birlikte piyasadaki rekabet avantajını yitirecek olmasıdır. Konuya ilişkin olarak Cem Küçük’ün yazısını sizinle paylaşıyoruz.
Artık günümüzde birçok işçi bilgi düzeyi ve kendi oluşturduğu müşteri çevresi nedeniyle işverenle rekabet edebilir, günü geldiğinde kendi işvereninin karşısına güçlü bir rakip olarak çıkabilir durumda. Bu nedenle giderek çoğu işveren belirli bir konuma ulaşmış işçilerin, işten ayrıldıktan sonra kendileriyle rekabet edebileceğini ve kendilerini zarara uğratabileceğini öngörüyor, çalışanına rekabet yasağı sözleşmesi imzalatmak istiyorlar. Rekabet yasağı sözleşmesi bir yönüyle işverenin yaptığı işin geleceğini korurken, diğer yönüyle çalışanın iş bulmasını aşırı güçleştiriyor.
Yazılı yapılması şart
Bu yasak işçinin işverenle rekabet etmeyeceğine dair bir hükmün iş sözleşmesine konulması veya bu konuda ayrı bir sözleşme yapılması yoluyla kararlaştırabiliyor. Sözlü olarak yapılan rekabet etmeme vaatleri bağlayıcılık taşımıyor. Borçlar Kanunu'nun 444. maddesi gereğince rekabet yasağına ilişkin sözleşmede açık bir hüküm olmalı ya da taraflar ayrı bir rekabet yasağı sözleşmesi imzalamalılar. Rekabet yasağı, işverenin tek taraflı olarak hazırladığı iç yönetmeliklere, personel yönetmeliklerine veya benzeri belgelere atıfta bulunmak suretiyle düzenlenemiyor.
Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli kabul edilebilmesi için işçinin, işverenin müşteri çevresi veya üretim sırları veya işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı bulunmalıdır. Bu tür bir konuma ulaşmamış işçi ile rekabet yasağı sözleşmesi yapılsa da kendisi için geçerlilik taşımayacaktır. Kanun bu yolla normal işler yürüten, işyeri veya işle ilgili birtakım bilgilere ulaşsa da işverene rakip olamayacak kişilerin, rekabet yasağı sözleşmeleri ile çalışmalarının engellenmemesini amaçlamıştır. Her çalışanın imzaladığı rekabet yasağı sözleşmesine geçerlilik tanınması, çalışanların asla işten ayrılamamaları sonucunu doğururdu. Bu tehlikeyi gören kanun koyucu ancak gerçek anlamda bir rekabet riski varsa o zaman sözleşmeye geçerlilik tanıyor.
Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini sınırsız ve hakkaniyete aykırı şekilde tehlikeye düşürmemeli, bu nedenle süre yer ve konu bakımından sınırlandırılmış olmalıdır. Rekabet yasağının süresi iki yılı aşamaz. Çalışanın iki yıl boyunca dahi önceki işini yapamaması ciddi sıkıntı yaratabilecek bir durumdur. Her hâlükârda yasak, işverenin fiilen yürüttüğü faaliyet alanının sınırlarını aşamamalıdır. Çok geniş alanlara yayılan, çalışanın Türkiye'nin neredeyse büyük çoğunluğunda çalışmasını engelleyen yasaklar geçerli kabul edilmemektedir.
Bir sınırı olmalı
Özellikle tüm Türkiye olarak getirilen rekabet yasakları baştan mahkeme tarafından reddedilmektedir. İşçinin görevinin niteliğine bağlı olarak, yer itibarıyla getirilen sınırlama bakımından birden fazla coğrafi bölgeyi öngören rekabet yasaları da geçersiz kabul edilmektedir.
Rekabet yasağı ayrıca işverenin tüm faaliyet alanını kapsamamalı ve işçinin somut göreviyle sınırlanmalıdır. Örneğin, bir mesleğin kapsamına giren bütün işlerin yasak kapsamına alınması mümkün değildir.
Yasağa karşılık para ödenebilir
Rekabet yasağının karşılığında çalışana bir menfaat sağlanması zorunlu değildir. Fakat bu menfaatin sağlanması, yapılan sözleşmenin geçerli kabul edilmesi için önemli bir gösterge olarak kabul edilecektir. Özellikle uluslararası büyük şirketlerde belirli konumda çalışmaktayken işten ayrılanlara bu tür sözleşmeler imzalatılmaktadır. Kişinin rakip şirkette çalışmaya devam etmesinin işverene aşırı zarar vereceği düşünülerek, yasak boyunca doğabilecek ücretleri peşin olarak ödenebilmekte, karşılığında rekabet etmemeleri şart koşulabilmektedir.
İhlal eden cezai bedel ödemek zorunda kalabilir
Rekabet yasağının ihlaline bağlı olarak cezai şart kararlaştırılması mümkündür. Bu şekilde işveren, eski çalışanı rekabet eden bir davranışa girdiğinde para talep edebilecektir. Böylece herhangi bir zararı doğmasa da çalışandan kararlaştırılan cezai şart tutarı talep edilebilir. İşverenlerin asıl amacı parayı elde etmekten çok bu yolla eski çalışanı caydırmak oluyor. Fakat çalışanların da bu tutarı ödeyerek rekabet yasağından kurutulma ihtimalleri bulunuyor. Hâkim, aşırı bulduğu cezai şart miktarını indirebiliyor.